Ana Sayfa


Haber bülteni üyeliği

KUŞLARDAKİ HASTALIK

Kuş gribi, A grip türlerinin yol açtığı bulaşıcı bir kuş hastalığıdır.Bu hastalık dünyanın her yerinde görülmektedir. Tüm kuşlarda, kuş gribi virüsleri enfeksiyonunun olduğu düşünülmesine karşın, pek çok yabani kuş türü, bu virüsleri gözle görülür hiçbir kötülük işareti olmaksızın taşımaktadır.
Evcil kümes hayvanları da dahil olmak üzere diğer kuş türleri de kuş gribi virüsleri ile enfekte olduklarında hastalık geliştirirler. Bu virüsler, kümes hayvanlarında birbirlerinden bariz farka sahip iki hastalık şekline sebebiyet verirler. Bunlardan biri, yaygın ve hafif şiddetli olmasına karşın diğeri nadir ve ölümcüldür. Hafif şiddetli hastalık, tüylerin buruşması, yumurta üretiminin düşmesi veya solunum sisteminde hafif bozukluklarla ifade edilebilir. Baş göstermeler öylesine hafif olabilir ki düzenli virüs testleri yapılmadığı sürece tespit edilemezler.
Bunun aksine, ikinci ve çok daha az yaygın yüksek patejonik şekildeki hastalığın gözden kaçması zordur. 1878 yılında ilk kez İtalya'da teşhis edilen yüksek patejonik kuş gribinin temel özelikleri, şiddetli hastalığın ani başlangıcı, hızlı bulaşma ve 48 saat içerisinde %100'e ulaşabilen bir ölüm oranıdır. Virüs, hastalığın bu şeklinde, sadece solunum bölgelerini etkilemekte olmayıp, çok sayıda organ ve dokuyu da istila eder. Sonuçta ortaya çıkan yoğun dahili kanamalar hastalığa ? tavuk Ebolası' adını da vermiştir.
Grip virüslerinin tüm 16 HA (hemaglütin) ve 9 NA (neuraminidase) altipinin, yabani su kuşlarını enfekte ettiği, böylelikle de kuş nüfuslarında daimi olarak dolaşan grip virüsleri için kapsamlı bir hazne oluşturdukları bilinmektedir.Yabani kuşlarda yapılacak rutin test işlemleri ile, hemen hemen her seferinde bazı grip virüsleri tespit edilecektir.Bu virüslerin büyük çoğunluğu hiçbir zarara yol açamamaktadır.
Bugüne kadar gerçekleşmiş olan tüm yüksek patejonik şekildeki kuş gribi baş göstermeleri H5 ve H7 alt tiplerinden kaynaklanmıştır.Yüksek patejonik virüsler, onları diğer kuş gribi virüsleinden ayıran ve istisnai şiddetlilik ile alakalı genetik bir ?alameti farikaya' veya gizli bir nişana - HA yarık mahallindeki bir dizi belirgin temel amimo asit - sahiptirler.
H5 ve H7 alt tiplerinin tüm virüs grupları yüksek patejonik olmasalar da, çoğunun bu hale gelme potansiyeline sahip olduğu düşünülmektedir. Son günlerdeki araştırmalar, düşük patejonik H5 ve H7 virüslerinin, kümes hayvanları nüfusunda kısa sürelerle dolaşım sonrasındaki bazı durumlarda yüksek patejonik virüslere dönüşeceklerini göstermektedir. Konuyla ilgili bulgular, yabani su kuşlarının, kuş gribi virüslerini, kümes hayvanlarına kendi düşük patejonik şekillerinde soktuğunu ancak yüksek patejonik virüsleri taşımadıklarını veya bunları doğrudan yaymadıklarını savunmaktadır. Yine de bu rol son günlerde değişmiştir, en azından bazı göçmen yaban su kuşlarının, H5N1 virüsünü yüksek patejonik şeklinde taşıdıkları ve virüsü, uçuş güzergahları boyunca konumlanmış coğrafi alanlara soktukları düşünülmektedir.
Kuş gribi virüsleri, kümes hayvanları arasında yüksek derecede bulaşıcı olmalarının yanı sıra, canlı kuş, insan (özellikle ayakkabı ve diğer giysiler kontamine olduğunda) ve kontamine araç, ekipman, yem ve kafeslerinin dolaşımı ile çiftlikten çiftliğe rahatlıkla geçebilmektedir. Yüksek patejonik virüsler, özellikle sıcaklık değerleri düşük olduğunda çevrede uzun süre yaşabilmektedirler.Örneğin, yüksek patejonik H5N1 virüsü, kuş dışkılarında düşük sıcaklıkta (4oC) en az 35 gün yaşayabilmektedir. H5N1 virüslerinin, çok daha yüksek sıcaklık değerlerinde (37oC), dışkı örneklerinde altı gün yaşadığı ispatlanmıştır.
Yüksek patejonik hastalık için, en önemli kontrol önlemleri, hastalığın bulaştığı veya hastalığa maruz kalmış tüm kuşların toplanarak öldürülmesi, leşlerinin uygun biçimde imhası, çiftliklerin karantina altına alınması ve titizlikle dezenfekte edilmesi ve sert sıhhi veya ?bio güvenlik' önlemlerinin yürütülmesidir. Kümes hayvanlarının gerek ülke içinde gerekse de ülkeler arasındaki dolaşımındaki kısıtlamalar da bir diğer önemli kontrol önlemini oluşturmaktadır.Tavsiye edilen kontrol önlemlerin lojistiği, kuşların genellikle büyük miktarlarla kati sıhhi koşullar altında yapı içerisinde barındırıldığı büyük ticari çiftliklere uygulandığında tam doğru olmaktadır.Çoğu kuşun, kırsal veya periferik yaşam alanlarına yayılarak arka bahçelerde büyütüldüğü kümes hayvanı sürülerindeki üretim sistemlerindeki kontrol çok daha zor olmaktadır.
Baş göstermelere ilişkin ilk savunma hattı olan toplayarak öldürmelerin başarısız olması veya uygulanamaması halinde, yüksek riskli bir bölgedeki kümes hayvanlarının aşılanması, kalitesi doğrulanmış aşıların kullanılması ve OIE (Uluslar arası Salgn Hastalıklar Ofisi) tavsiyelerinin kati olarak takip edilmesi durumunda tamamlayıcı bir acil durum önlemi olarak kullanılabilir. Düşük kaliteye sahip veya dolaşımdaki virüs grubuna tam eşleşmeyen aşı kullanımı, virüsün mutasyonunu hızlandırabilir.Düşük kaliteye sahip hayvan aşıları da, hastalıksız görünen enfekte kuşların virüsü yaymalarına imkan sağlayabileceğinden, insan sağlığı için bir risk teşkil etmektedir.

Arka bahçe sürülerindeki baş göstermeler, kontrolünün zor olmasının yanı sıra, yüksek bir insan maruziyeti ve enfeksiyonu riski ile de bağlantılıdırlar. Bu kuşlar, genellikle, yiyecek için çöp ve süprüntüleri karıştırmaları, diğer yabani kuşlarla aynı ortamda bulunmaları ve onlarla su kaynaklarını paylaşmaları itibarıyle, ekseriyetle ortalıkta serbestçe dolaşmaktadırlar.Bu gibi durumlar, özellikle bu kuşlar eve girdiklerinde veya sert havalarda evlere sokulduklarında ya da çocukların oyun oynadıkları veya uyudukları alanları onlarla paylaştıklarında insanın virüse maruz kalması için elverişli fırsatlar yaratmaktadırlar.Yoksulluk, bu sorunu daha da alevlendirmektedir: birincil yiyecek ve gelir kaynağının israf edilemeyeceği durumlarda, hane halkı, sürülerde ölüm veya hastalık işaretleri görüldüğünde kümes hayvanlarını tüketmektedir.Bu uygulama, kümes hayvanlarının kesilmesi, tüylerinin yolunması, parçalara ayrılması ve pişirme için hazırlanması sırasında yüksek düzeyde bir maruziyet getirmekte olmasına karşın, bu davranışın değişmesinin zor olduğu da kanıtlanmıştır.Ayrıca, arka bahçe sürülerindeki kuş ölümlerinin, özellikle sert hava koşullarında olmak üzere yaygın olmasından ötürü, bu hayvanların sahipleri, sürüdeki ölüm veya hastalık işaretlerini kuş gribi sinyali olarak yorumlamamayabilmekte ve yetkili makamları uyarmayabilmektedirler. Bu eğilim, bazı kırsal bölgelerdeki baş göstermelerin aylar boyunca neden tespit edilemediğini de açıklamaktadır. İmha edilen kuşların çiftçilere telafi edilmemesi, baş göstermelerin raporlanmasını engellemekte ve hayvan sahiplerinin, operasyonlar sırasında kuşlarını saklamalarını teşvik etmektedir.
GÖÇMEN KUŞLARIN ROLÜ
2005 yılında, kuşlardaki virüsün uluslar arası yayılımının yeni ve belirgin bir kaynağı, ilk kez gözler önüne çıkmış olup bu durum halen tam olarak anlaşılamamıştır. En azından bazı yabani göçmen su kuşlarının H5N1 virüsünü yüksek patejonik şeklinde, bazen uzun mesafeler boyunca taşıdıkları ve bu virüsü, göç güzergahlarında yer alan bölgelerdeki kümes hayvanı sürülerine soktuklarını düşünen bilim adamı sayısı hızla artmaktadır.Göçmen kuşların bu yeni rollerinin doğrulanması halinde, bu durum, H5N1 virüsü ve onun doğal yabani kuş haznesi arasındaki uzun süreli sabit ilişkisinde yeni bir değişim yaratacaktır.
Değişen bu rolü destekleyen bulgular, 2005 yılı ortalarında ortaya çıkmaya başlamış olup, o günden bugüne değin güçlenmişlerdir. 2005 Nisan ayı sonlarında Çin'in iç kısımlarındaki Qinghai Gölü doğal rezervinde başlayan, yüksek patejonik H5N1 virüsü ile enfekte olmus 6000'den fazla göçmen kuşun toplu ölümü, hiç alışılmadık ve muhtemelen de emsalsiz bir durum olmuştur.Bu olayın öncesinde, yüksek patejonik kuş gribi virüslerinin yol açtığı yabani kuş ölümleri, genellikle kümes hayvanı hastalığının baş gösterdiği yerin uçuş mesafesi içerisinde bulunan izole vakalar olarak ortaya çıkar ve bu da çok nadir olurdu.Kuşlardaki farklı baş göstermelerden alınan virüsleri kıyaslayan bilimsel araştırmalar, tümü göç güzergahları üzerinde yer alan, virüsten en son etkilenen ülkelerden alınan virüslerin Qinghai Gölü'ndeki ölü göçmen kuşlardan toplanan virüslerle neredeyse birebir aynı olduğunu ortaya koymuştur.Türkiye'de gerçekleşen ve ölümcül olan ilk iki insan vakasından alınan virüsler de Qinghai Gölü'nden alınan virüslerle hemen hemen birebir aynıdır.
KUŞLARDAKİ BAŞ GÖSTERMELERDEN ETKİLENEN ÜLKELER
Güneydoğu Asya'da 2003 yılı ortalarında başlayan ve bugünlerde Avrupa'nın birkaç bölümüne yayılan yüksek patejonik kuş gribi baş göstermeleri, kayıtlara geçen en geniş kapsamlı ve en şiddetli baş göstermelerdir.Baş göstermeler, bugüne değin dokuz Asya ülkesinde raporlanmıştır. Bu ülkeler (raporlama sırası ile) şunlardır: Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Vietnam, Japonya, Tayland, Kamboçya, Lao Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Çin ve Malezya. Bu ülkelerden, Japonya, Kore Cumhuriyeti (Güney Kore) ve Malezya, ülkelerinde gerçekleşen baş göstermeleri kontrol altına almış olup, bu ülkelerde hastalığın olmadığı düşünülmektedir.Virüs, bu ülkeler hariç olmak üzere, Asya'da virüsten ilk etkilenen ülkelerin bazılarında yerel olarak devam etmektedir.
Virüs, 2005 Temmuz ayı sonlarında, coğrafik olarak Asya'daki orijinal kaynak noktasının ötesine yayılarak Rusya Federasyonu ve Kazakistan'ın komşu bölgelerindeki kümes hayvanları ve yabani kuşları da etkisi altına almıştır. Bununla neredeyse eş zamanlı olarak, Moğolistan da, ülkesindeki yabani kuşlarda yüksek patejonik virüs tespit edildiğini bildirmiştir. Virüs, 2005 Ekim'inde Türkiye, Romanya ve Hırvatistan'da rapor edilmiştir. 2005 Aralık ayı başlarında, Ukrayna da ülkesindeki evcil kuşlarda ortayan çıkan ilk baş göstermeyi rapor etmiştir.Bu yeni baş göstermelerin çoğu hızlıca tespit edilmiş ve rapor edilmiştir.Yine de, virüsün yabani su kuşlarının göç güzergahlarına yayılımı beklenmektedir.Kaldı ki, kuş göçleri tekrarlayan bir olaydır.Orta Asya'dan göç eden kuşların uçuş yolları üzerinde bulunan ülkeler, virüsün, kümes hayvanlarına ısrarlı bir şekilde girme veya tekrar-girme riskini yaşayabilirler.
Mevcut durum öncesinde, kümes hayvanlarında yüksek patejonik kuş gribi baş göstermelerinin nadir olduğu düşünülmekte idi.H5N1 virüsünün yol açtığı mevcut baş göstermeler hariç tutulduğunda, 1959'dan bugüne kadar, tüm dünyada sadece 24 yüksek patejonik kuş gribi baş göstermesi kaydedilmiştir.Bunlardan 14'ü son on yılda gerçekleşmiştir.Çoğunluk, sınırlı coğrafik yayılım sergilemiş, bir kaçı tek bir çiftlik veya sürüde doğrulanmış ve biri de uluslar arası yayılım göstermiştir. Daha büyük olan baş göstermelerin tümü, tarım sektörüne pahalıya mal olmus ve zor kontrol edilmiştir.
İNSANLARDAKİ HASTALIK
Tarihçe ve epidemioloji. Grip virüsleri normalde yüksek derecede türe özgüdürler.Başka bir deyişle, münferit türlere (insanlar, bazı kuş türleri, domuzlar, atlar ve foklar) bulaşan virüsler, o türlere ?sahi' kalırlar ve diğer türlere sadece nadiren saçılırlar.1959 yılından bugüne kadar, kuş gribi enfeksiyonuna yakalanan insan vakası sadece 10 kez ortaya çıkmıştır.Yüzlerce olan A tipi kuş gribi virüsünden sadece dördünün insan enfeksiyonuna sebebiyet verdiği bilinmektedir. Bu virüs tipleri şunlardır: H5N1, H7N3, H7N7 ve H9N2. Bu virüslerin oluşturduğu insan enfeksiyonları, genellikle hafif semptomlar ve çok hafif şiddetli hastalıklarla sonuçlanmıştır. Kaydadeğer tek istisna ise yüksek patejonij H5N1 virüsüdür.
H5N1 virüsü, kuşlarda dolaşan tüm grip virüsleri arasında, insan sağlığı için iki sebepten ötürü ciddi endişe oluşturmaktadır.Bunlardan ilki, H5N1 virüsünün, bugüne kadarki insan vakalarında çok şiddetli hastalık ve en yüksek ölüm sayısına sebep olmuş olmasıdır.Bu virüs, son yıllarda en az üç kez, tür engelini aşmış ve insanlara bulaşmıştır. Bu vakalar; 1997 yılında Hong Kong'da (altısı ölümle sonuçlanan 18 vaka), 2003 yılında Hong Kong'da (biri ölümle sonuçlanan iki vaka) ve 2003 Aralık ayında başlamış ve ilk kez 2004 Ocak ayında fark edilmiş olan mevcut baş göstermelerde gerçekleşmiştir.
İnsan sağlığı için daha büyük bir endişe teşkil eden ikinci bir çıkarım da, H5N1 virüsünün - yeterli fırsat verildiğinde - başka bir grip pandemisi (salgını) başlatmak için gerekli olan özellikleri geliştirmesi riskidir. Virüs, bir pandeminin (salgının) başlaması için gerekli olan tüm koşulları yerine getirmiş ve geriye sadece tek bir koşul kalmıştır.Bu koşul, virüsün, insanlar arasında etkili ve sürekli şekilde yayılabilme becerisidir. H5N1, günümüzde en çok endişe duyulan virüs olmasına karşın, insanlara bulaşabileceği bilinen diğer kuş gribi virüslerinin bir pandemiye (salgına) yol açıp açmayacağı kestirilememektedir.
1997 yılında Hong Kong'ta ortaya çıkmış olan, belgelenmiş ilk, insanda H5N1 enfeksiyonu baş göstermesi sırasında, yüksek patejonik kuş gribi baş göstermesine sahip 18 insan vakası, kümes hayvanı çiftlik ve canlı pazarlarındaki bir virüsle aynı zamana rastlamıştır. Bu insan vakalarında yapılan kapsamlı araştırmalar, enfeksiyon kaynağının, hastalıklı kümes hayvanları ile doğrudan temas olduğunu ortaya koymuştur.Hastaların aile fertleri ve sosyal çevrelerindeki insanlar, onların bakım ve tedavilerine dahil olmuş sağlık çalışanları ve kümes hayvanlarının toplanarak öldürülmesi işlemini gerçekleştiren kişilerde yürütülen çalışmalar, virüsün insandan insana yayılma kanıtının varsa da çok sınırlı olduğunu tespit etmiştir. İnsan enfeksiyonları, Hong Kong'daki yaklaşık 1.5 milyon kuş olarak tahmin edilen kümes hayvanı nüfusunun hızlı imhasına müteakiben üç gün içerisinde sonlanmıştır. Bazı uzmanlar, gerçekleştirilen bu esaslı eylemin bir pandemiyi (salgını) önlediğine inanmaktadır.
Bugüne kadar sağlanan tüm bulgular, insanlarda görülen H5N1 virüsü enfeksiyonunun ana kaynağının ölü veya hasta kuşlarla yakın temas olduğuna işaret etmektedir. Tanımlanan özellikle riskli davranışlar arasında, hastalığın bulaşmış olduğu kuşların kesilmesi, tüylerinin yolunması, parçalara ayrılması ve tüketime hazırlanması yer almaktadır.Birkaç vakada, enfeksiyon kaynağının, çocukların, serbest dolaşan kümes hayvanlarının sıkça girdikleri bir alanda oyun oynarlarken tavuk dışkılarına maruz kalmaları olduğu düşünülmüştür.Hastalığın bulaşmış olduğu ölü kuşların leşlerinin atıldığı veya hastalığın bulaştığı ördek veya diğer kuşların dışkıları ile kontamine olmuş olabilecek sularda yüzmek de bir diğer maruz kalma şekli olabilir. Bazı durumlarda, araştırmalar, az sayıda vakada, virüs ile kontaminasyonun da dahil olduğu bazı bilinmeyen çevresel faktörlerin yaşanmış olabileceği fikrini savunarak güvenilebilecek bir maruz kalma kaynağı belirtememektedir.Öne sürülen bazı açıklamalarda, güvercin (kumru) gibi peri-evcil kuşların olası rolü veya işlenmemiş kuş dışkılarının gübre olarak kullanımına  işaret edilmektedir.
H5N1 kuş gribi virüsü, günümüzde büyük ölçüde bir kuş hastalığı olarak kalmaya devam etmektedir.Tür bariyerleri bellidir: virüs, insanlara, kuşlardan insanlara kolaylıkla geçerek bulaşmamaktadır.Geniş coğrafik bölgelerdeki on milyonlarda kümes hayvanında iki yılı aşkın bir süredir yaşanan enfeksiyon karşısında, laboratuarca doğrulanan insan vakası sayısı 200'den daha azdır. Çoğu vaka, bilinmeyen nedenlerle, küçük kümes hayvanı sürülerinin barındırıldığı kırsal ve periferik hane halklarında ortaya çıkmıştır. Yine bilinmeyen sebeplerle, ticari kümes hayvancılığı çalışanları, canlı kümes hayvanı pazarlarındaki işçiler, kümes hayvanlarının toplanması ve imha edilmesi işleminde çalışan kişiler, veterinerler ve yeterli koruyucu ekipmana sahip olmadan hastaların bakım ve tedavisini gerçekleştiren sağlık çalışanları gibi yüksek risk grubu farz edilen topluluklarda çok az vaka tespit edilmiştir.Ayrıca, daha önceden sağlıklı olan çocuk ve genç erişkinlerdeki kafa karıştırıcı vaka yoğunluğuna ilişkin bir açıklama da bulunmamaktadır.İnsan enfeksiyonu olasılığını yükseltebilecek maruziyet durumlarının, davranışlarının ve olası genetik ve bağışıklıksal faktörlerin daha iyi tanımlanabilmeleri için acilen araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Olası vakaların değerlendirilmesi. Çin, Endonezya ve Türkiye'deki en son doğrulanmış insan vakalarında gerçekleştirilen incelemeler, hastalığın bulaşmış olduğu kuşlarla doğrudan temas halinde olmanın en muhtemel maruziyet olduğunu göstermektedir.Olası vakaların değerlendirilmesi esnasında, doğrulanmış yüksek patejonik H5N1 kuş gribi baş göstermesinin gerçekleştiği bir bölgede kuşlarla yakından temas geçmişine sahip olan özellikle ateş ve alt solunum alanında sempomlar vererek grip benzeri hastalık gösteren kişiler için klinik şüphe seviyesinin yükseltilmesi gerekmektedir. Hastalığın bulaşmış olduğu kuşların dışkıları ile kontamine olmuş bir ortama maruz kalma ise insan enfeksiyonu için daha az yaygın olan ikinci bir kaynaktır.Bugüne kadar ortaya çıkan insan vakalarının tümü, ölü veya hasta olduğu görülen evcil kuşlara maruz kalmadan dolayı değildir.2005 yılında yayınlanan araştırmalar, evcil ördeklerin, hastalık belirtisi göstermeden büyük miktarlarda yüksek patejonik virüs salgılayabildiklerini göstermiştir.Yiyeceğin etraflıca pişirilmesi ve kişinin yiyeceğin hazırlanmasına dahil olmaması halinde, hastalıktan etkilenen bir ülkedeki kümes hayvanı tüketimi geçmişi bir risk faktörü değildir.Bugüne kadar hiçbir yerde, virüsün insandan insana etkili bir şekilde geçtiğinin bilinmemesine bağlı olarak, kümes hayvanlarında devam eden baş göstermelerin veya veya tek tük insan vakalarının yaşandığı bir ülkeye seyahat etmek, kişinin canlı veya ?ıslak' kümes hayvanı pazarlarını, çiftliklerini yada hastalıklı kuşlara maruziyetin gerçekleşmiş olabileceği diğer ortamları ziyaret etmemiş olması halinde yolcuya yüksek enfeksiyon riski oluşturmayacaktır.
Klinik özellikler 1. H5N1'in yol açtığı hastalık pek çok hastada, hızlı fenalaşma ve yüksek ölümcüllükle alışılmadık derecede agresif bir klinik seyir göstermektedir.Ortaya çıkan çoğu hastalık gibi, insanlardaki H5N1 gribi de tam olarak anlaşılamamaktadır.1997 yılında ve mevcut baş göstermede gerçekleşen vakalardan edinilen klinik veriler, hastalığın klinik özelliklerinin bir tablosunu çizmeye başlamakla beraber bu konuda öğrenilecek çok şey kalmaya devam etmektedir.Ayrıca, mevcut tablo, bu virüsün hızla ve tahmin edilemeyecek şekilde mutasyona uğrama temayülünü değiştirebilecektir.
H5N1 virüsünün kuluçka süresi, 2 ila 3 gün olan normal sezonluk gribinkinden daha uzun olabilmektedir.H5N1 enfeksiyonuna ilişkin mevcut veriler, 2 ila 8 günden muhtemelen 17 güne kadar uzanan bir kuluçka süresine işaret etmektedir.Ne var ki, virüse birden fazla maruziyet ihtimali, kuluçka süresinin tam olarak tanımlanmasını zorlaştırmaktadır. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü/WHO-World Health Organization), alan incelemeleri ve hasta yakınlarının izlenmesi için 7 günlük bir kuluçka süresini tavsiye etmektedir.
Başlangıç semptomları arasında, genellikle 38oC'den daha yüksek bir sıcaklık değerinde ateş ve grip benzeri semptonlar yer almaktadır. Bazı hastalarda erken semptomlar olarak ishal, kusma, karın bölgesinde ağrı, göğüs ağrısı ve burun ile dişeti kanamaları da rapor edilmiştir.
Kansız sulu ishal, H5N1 kuş gribinde, normal sezonluk gribe göre çok daha yaygın görülmektedir.Ne var ki, klinik semptom yelpazesi daha da geniş olabilmekte ve solunum semptomları hastaların tümünde doğrulanmamaktadır.
Güney Vietnamlı iki hastadaki klinik teşhis, akut ensefalit yönünde olmuştur; bu iki hastada da solunum semptomları görülmemiştir.Tayland'da gerçekleşen başka bir vakada, hasta ateş ve ishal göstermiş ancak hiçbir solunum semptomu vermemiştir.Bu üç hastada da, yakın zaman içerisinde hastalığın bulaştığı kümes hayvanlarına doğrudan maruziyet geçmişi söz konusudur.
Pek çok hastada görülen bir özellik de, hastalık başlangıcında alt solunum bölgelerinde tezahür gelişimidir.Bir çok hasta, ilk tedavi aradıklarında alt solunum bölgelerinde semptomlara sahiptir.Mevcut bulgulara göre, ilk semptomları takiben yaklaşık 5 gün içerisinde nefes almada zorluklar başlamaktadır. Nefes alma sırasında yaygın olarak solunumda acı, ses kısıklığı ve çatırtılı ses görülmektedir.Balgam üretimi değişiklik göstermekte olup, bazen kanlı olmaktadır. Yakın geçmişte, Türkiye'de kan-renginde solunum salgıları gözlemlenmiştir. Hastaların neredeyse tamamında zatürree (akciğer iltihabı) gelişmektedir.Hong Kong'da ortaya çıkan baş gösterme sırasında, şiddetli hastaların tümünde, antibiyotiklere cevap vermeyen viral zatüree (akciğer iltihabı) görülmüştür.Mevcut baş göstermedeki hastalara ilişkin sınırlı veriler, H5N1'de genellikle mikrobiyolojik bakteriyel supra-enfeksiyon bulgusu olmadan biricil bir viral zatürre (akciğer iltihabı) varlığını ortaya koymaktadır.Türk hekimleri de zatüreeyi (akciğer iltihabını) şiddetli vakalarda yoğun bir özellik olarak rapor etmişlerdir ve bu hastalar, diğer yerlerde de olduğu gibi antibiyotik tedavisine cevap vermemişlerdir.
H5N1 virüsünün bulaştığı hastalarda klinik fenalaşma hızlı gerçekleşmektedir.Tayland'da hastalığın başlangıcından akut solunum sıkıntısı gelişimi arasındaki süre 4 ila 13 günlük bir aralıkla yaklaşık 6 gün olmuştur.Türkiye'deki şiddetli vakalarda, hekimler, semptom başlangıcından sonraki 3 ila 5 günde solunum bozukluğu gözlemlemişlerdir.Bir diğer yaygın özellik ise, özellikle böbrek ve kalp olmak üzere birden fazla organ işlevsizliğidir.Yaygın laboratuar anormallikleri arasında lenfopeni, lökopeni, transaminaz yükseklikleri ve bazı durumlarda yayılmış intravasküler kan pıhtılaşması ile hafif ile orta trombositopeni yer almaktadır.
Sınırlı bulgular, özellikle oseltamivir (ticari adı Tamiflu'dur) olmak üzere bazı antiviral ilaçların semptom başlangıcına müteakip 48 saat içerisinde verilmeleri halinde viral yanıt süresini indirebildiklerini ve hayatta kalma beklentilerini arttırabildiklerini işaret etmektedir.Ne var ki, Türkiye'deki baş gösterme öncesinde çoğu hasta, hastalık seyrinin geç aşamalarında tespit ve tedavi edilmiştir.Bu sebepten dolayı, oseltamivirin etkinliğine ilişkin klinik veriler sınırlıdır.Bunun yanı sıra, oseltamivir ve diğer antiviral ilaçlar, daha az uzatılmış viral yanıtlama ile alakalı daha az şiddetli bir hastalık olan sezonluk gribin tedavisi ve hastalıktan korunma için geliştirilmişlerdir. Optimum doz ve H5N1 kuş gribine tedavi süresi hakkındaki tavsiyelerin acilen inceleme altına alınması gerekmekte olup, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü/WHO-World Health Organization) bu sorumluluğu üzerine almaktadır.
Şüpheli vakalarda, oseltamivirin, tedavi faydalarını azami mertebeye eriştirmek için mümkün olduğunca kısa sürede (ideal olarak semptom başlangıcından sonraki 48 saat içerisinde) verilmesi gerekmektedir.Ne var ki, H5N1 enfeksiyonuna ilişkin şu an ki belirgin ölümcüllük ve bu hastalıktaki uzun viral yanıtlama süresi bulgularına bakıldığında, ilacın kullanımının hastalığın son aşamalarını gösteren hastalarda da düşünülmesi gerekmektedir.
Grip tedavisi için hali hazırda tavsiye edilen oseltamivir dozları, ilaç üreticisinin web sayfasındaki ürün bilgileri bölümünde yer almaktadır. Grip tedavisi için tavsiye edilmekte olan oseltamivir dozu, yetişkinler ve 13 yaş veya üzerindeki ergenler için 5 gün süreyle günde iki kez 75 mg olarak verilerek günde 150 mg'dır.Oseltamivir, 1 yaşın altındaki çocukların tedavisinde kullanılmamaktadır.
H5N1 enfeksiyonu vakalarındaki viral yanıtlama süresinin uzayabilmesi sebebiyle, hekimlerin, klinik yanıt göstermeyen hastalarda, tedavi süresini 7 ila 10 güne yükseltmeyi düşünmeleri gerekmektedir. Şiddetli H5N1 virüsü enfeksiyonu vakalarında, hekimlerin, günde 300 mg üzerindeki dozun artan yan etkiler getireceğini göz önünde bulundurarak, tavsiye edilen günlük dozu veya tedavi süresini yükseltmeyi düşünmeleri gerekebilmektedir. Tedavi edilen tüm hastalar için, viral dirençteki değişikliklerin izlenmesi, ilaç hassasiyetinin değerlendirilmesi ve ilaç seviyelerinin tayin edilmesi amaçlı muayeneler için bir dizi klinik numune alınması gerekmektedir.Bu numunelerin sadece uygun enfeksiyon kontrol tedbirlerinin bulunması haline alınmaları gerekmektedir.
İlaç emilmesi, şiddetli H5N1 hastalarında veya şiddetli mide ve bağırsak semptomlarına sahip H5N1 hastalarında bozukluğa yol açabilir.Bu hastaların tedavisi sırasında bu ihtimalin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
BUGÜNKÜ BAŞ GÖSTERMEDE İNSAN VAKALARININ YAŞANDIĞI ÜLKELER
Bugüne kadarki insan vakaları, neredeyse tamamı Asya'da olan altı ülkede rapor edilmiştir. Bu ülkeler, Kamboçya, Çin, Endonezya, Tayland, Türkiye ve Vietnam'dır. Vietnam'da rapor edilen, mevcut baş göstermedeki ilk hastalar 2003 Aralık ayında semptom göstermiş olmalarına karşın 11 Ocak 2004 tarihine kadar H5N1 enfeksiyonu olarak doğrulanmamışlardır.Tayland, ülkesinde ortaya çıkan ilk vakaları 23 Ocak 2004 tarihinde rapor etmiştir.Kamboçya'daki ilk vaka 2 Şubat 2005'de rapor edilmiştir. Vaka rapor eden bir sonraki ülke, 21 Temmuz'da ilk enfeksiyonunu doğrulayan Endonezya'dır.Çin'de gerçekleşen ilk iki vaka, 16 Kasım 2005'de rapor edilmiştir.Türkiye'deki vakaların doğrulanmaları 5 Ocak 2006 tarihinde gerçekleşmiştir. Tüm bu insan vakaları, kümes hayvanlarında yüksek patejonik H5N1 kuş gribi baş göstermeleri ile aynı zamana rastlamıştır.Hastalıktan bugüne kadar en şiddetli oranda etkilenen ülke, 90'dan fazla vaka ile Vietnam olmuştur.
Tamamı laboratuarca doğrulanan bu vakaların yarısından fazlası öldürücü olmuştur.İnsanlardaki H5N1 kuş gribi halen nadir görülen bir hastalık olmasına karşın, özellikle bu virüsün bir pandemi (salgın) başlatabilecek şekilde gelişme potansiyeline bağlı olarak, yakından izlenmesi ve incelenmesi gerekn şiddetli bir hastalıktır.
1 Bu bölüm, H5N1 enfeksiyonları ve diğer şiddetli solunum yolları hastalıkları tedavisinde deneyimli hekimlerin oluşturduğu sanal bir ağ tarafından incelenmiştir. Bu ağ ilk kez 16 Ocak 2006 tarihinde bir araya gelmiştir.Bilgi ve deneyim değişimine, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimleri de katılmıştır. Temsil edilen diğer kurumlar arasında Hong Kong Üniversitesi (Çin), Ho Chi Minh Şehri Tropik Hastalıklar Hastanesi (Vietnam) ve Virginia, Charlottesville'de bulunan Virginia Üniversitesi yer almaktadır.

Editör Bilgileri

uzerine.com


Editöre Ulaşın

En Son Güncellenenler

ikinci-jeanpaul
freebsd
apiterapi
aramamotorlari
uyku
kazimkoyuncu
peyzaj

Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Gizlilik Sözleşmesi | Üye Girişi